Ünlülerle yaptığı röportajlarla büyük beğeni toplayan ve Habertürk Plus başta olmak üzere birçok platformda sayısız makaleleri yayınlanan Medya27 Genel Koordinatörü Ferah UZUNDURKAN yine zevkle okuyacağınız bir röportaja imza attı.
Kadın hastalıklarıyla ilgili tüm merak edilenleri derleyen Uzundurukan, Kadın Hastalıkları-Doğum Uzmanı ve Jinekolojik Kanser Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Boyraz'a merak edilen soruları yöneltti.
DOÇ.DR. GÖKHAN BOYRAZ KİMDİR?
Kadın Hastalıkları-Doğum Uzmanı ve Jinekolojik Kanser Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Boyraz bugüne kadar sayısız miyom, rahim ve yumurtalık kanseri ameliyatları yapmış; alanında Türkiye birinciliği olan başarılı bir doktor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden derecelikle mezun olan Doç. Dr. Boyraz yurt dışında aldığı eğitimleri de kariyerine eklemiş. Bu sayede Amerika'da uygulanan birçok tekniği ülkemizde de başarıyla uyguluyor. Bunlardan bir tanesi de sıcak kemoterapi uygulaması. Sitoredüktif cerrahi ve laparoskopi konularında da işinin en iyisi. Evli ve iki çocuk babası olan Doç. Dr. Gökhan Boyraz ile kadın sağlığı konusunda bilgilendirici bir röportaj yaptık.
UZUNDURUKAN: Gelişen teknoloji tıp alanında birçok yeniliği beraberinde getiriyor. Ancak öte yandan da günümüz şartları (stres, kötü beslenme, elektronik aletler, hava kirliliği v.b) kanser gibi kötü hastalıkların görülme sıklığını da arttırıyor. Öncelikle siz bu ikilemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
''GELİŞEN TEKNOLOJİ TIP ALANINDA DA ETKİLER OLUŞTURDU''
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Özellikle teknolojik alanda yaşadığımız gelişim başdöndürücü bir hızda devam ediyor. Tıp alanındaki gelişim, yeni tedaviler bir çok hastalıkta çok güzel sonuçlar almamızı sağlıyor. Bundan 20 yıl önce tedavisi mümkün olmayan hastalıklar bugün yeni tedavi yöntemleri sayesinde kolaylıkla yönetilebilir oldu. Örneğin Hepatit C hastalığı. Benim öğrencilik yıllarımda en korkulan hepatit virüslerinden biri olan ve kronik karaciğer hastalığı ve karaciğer kanserine neden olan Hepatit C, bugün tedavi edilebilir ve vücüttan tamamen atılabilir bir hastalık oldu. Benzer şekilde kadınlarda en sık görülen kanserler olan akciğer ve meme kanseri tedavisinde çok büyük gelişmeler sağlandı. Teknolojik gelişmeler sayesinde rahim ağzı kanserinin nedeninin HPV denilen bir virus olduğu anlaşıldı ve HPV aşıları ile bu kanser türünü ortadan kaldırmanın mümkün olduğu görüldü. Özetle, bilimsel gelişmeler ve yenilikler sayesinde bir çok hastalıkla daha iyi mücadele edebilir olduk. Öte yandan gelişen teknoloji, değişen dünya bazı riskleri de beraberinde getirdi. Teknoloji, insanları daha hareketsiz bir varlık haline getirdi. Çocukları, televizyon ve bilgisayara bağlı hale getirdi. Kalabalıklaşan şehirler, sanayileşen tarım, stress, fabrikasyon beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, obezite ve tüm bunların psikolojik yansımaları bazı hastalıkların daha sık görülmesine yol açtı. Çocuklarda obezite geleceğin en büyük halk sağlığı sorunlarından biri olacaktır. Sonuç olarak insanlık bir çok alanda hızla ilerlerken, kontrolsüz bir şekilde kendi varlığını da tehlikeye atar bir noktaya doğru evrilmekte.
UZUNDURUKAN: En yoğun olarak hastalarınız hangi şikayetlerle geliyor size?
BU ŞİKAYETLERE DİKKAT!
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Türkiye’de onkojinekoloji branşı bilinirliği yeni yeni artan bir alan. Ben Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünün onkojinekoloji alt branşı ile yoğun olarak uğraşan bir hekimim. Bu nedenle hastalarım da daha çok jinekolojik ve onkolojik hastalıkları nedeniyle bana ulaşmakta. En sık gördüğümüz şikayetler ise adet düzensizlikleri, yoğun kanamalar, karın şişliği, ağrılı adet görme ve kasık ağrısı gibi kadınların hayat kalitesini çok bozan şikayetler.
UZUNDURUKAN: Yumurtalık kanseri hangi yaş aralığında daha çok görülüyor?
''RİSKLER MENOPOZ SONRASI ARTAR''
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Yumurtalık kanseri en sık menopoz sonrası kadınlarda görülmekte, en sık görüldüğü yaş aralığı ise 60-65. Birçok kadın menopoz sonrası adetten kesilme ile artık jinekolojik organlarında bir risk kalmadığını düşünür ve düzenli kontrollerini keserler. Tam aksine aslında riskler menopoz sonrası artar. Bir çok jinekolojik kanser menopoz sonrası görülmektedir. Ancak çocukluk çağı dahil her yaş grubunda maalesef yumurtalık kanseri görülebilmektedir.
UZUNDURUKAN: Yumurtalik ve rahim kanseri belirtileri nelerdir?
BU BELİRTİLER VARSA HEKİME GİDİN
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Yumurtalık kanseri, kadınlarda en sık ölüme yol açan jinekolojik kanser maalesef. Bilimsel literatürde sessiz katil olarak adlandırılan bir kanser türü. Bunun nedeni ise erken bulgu vermemesi ve hastalık ileri evrelere gelene kadar hastaların bunu fark edememesi. Kadınların kendi vücutlarını dinlemeleri, kontrol etmeleri çok önemli. Çünkü önemsiz gibi görülen bir çok belirti ölüme yol açabilen önemli bir hastalığın bulgusu olabiliyor, yumurtalık kanserinde olduğu gibi,
Yumurtalık kanserinin belirtilerine gelecek olursak, ⦁ Karın şişliği⦁ Nefes darlığı⦁ Kasık ağrısı,⦁ Adet düzensizliği⦁ Erken doyma, ⦁ HazımsızlıkYumurtalık kanseri bu gibi şikayetlere neden olmakta ve görüldüğü gibi aslında hiçbiri yumurtalık kanserine özgü şikayetler değil. Bir çok kadın hayatının belli dönemlerinde bu şikayetleri yaşabilir. Burda düzenli jinekolojik kontrollerin önemi ortaya çıkıyor. Her kadın mutlaka yılda 1 kez rutin bir jinekolojik muayeneden geçmelidir. Ayrıca, vücudundan normal dışı bir bulgu, bir mesaj alıyorsa bunu dikkate almalıdır.
Rahim duvarı kanserinin en sık görülen bulgusu ise menopoz sonrası vajinal kanama ve adet düzensizlikleridir. Rahim kanseri erken bulgu verdiği için erken tanı şansı mümkün. Kadınların menopoz sonrası kanamaları dikkate almaları çok önemli. Menopoz sonrası 1 damla kanama bile dikkat alınmalı ve doktora başvurulmalıdır.
UZUNDURUKAN: Bu hastalıkla tedavi sürecinde tıp alanına eklenen yenilikler nelerdir?
YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİNİ HASTALARA UYGULUYOR
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Yumurtalık kanseri karın içerisinde yayılma eğilimi olan bir kanser türü. Tanı anında hastalarımızın büyük kısmında maalesef karın içerisinde sıvı birikmiş ve karında hastalık yayılmış oluyor. Tedavide en önemli basamak ilk tanı sırasında yapılacak kaliteli bir ameliyat ile geride kanserli doku bırakmamaktır. Bunun için ameliyatı yapan cerrahın yumurtalık kanseri tedavisinde tecrübesi çok önemli. Kanser ameliyatı basitçe rahim ve yumurtalıkların alındığı bir ameliyat türü değil. Çok kapsamlı bir ameliyat ile geride kanser bırakmamak için saatlerce ameliyatta kalıyoruz. 12 saat süren ameliyatlarımız bile oldu bugüne kadar. Biliyoruz ki bizim yapacağımız küçük hatalar hastalarımızın hayatına mal olabilir. Bu yüzden kanser cerrahisi özel bir eğitim ve tecrübe gerektirir. Biz de bu bilinçle yıllardır hastalarımız için en iyisini yapmaya adadık kendimizi. Bu alanda kendimizi gellitirmek için Almanya’nın en önemli kanser merkezlerinde birinde de çalışma ve burdaki deneyimlerimizi ülkemize getirme şansımız oldu.Yeni tedavi yöntemlerini takip ederek hastalarımıza uyguluyoruz. Bu kapsamda yumurtalık kanserinde sıcak kemoterapi (HİPEC) işlemini hastalarımıza uyguluyoruz. Sıcak kemoterapi için de Hamburg’da bu konuda en deneyimli cerrahlardan eğitim aldım ve bu işlemi ülkemizde resmi bir eğitim ve sertifika ile uygulayan sayılı cerrahlardan biriyim. Özellikle kanser tedavisinde yenilikleri takip etmek çok önemlidir.
UZUNDURUKAN: Bir doktor olarak ülkemizdeki sağlık sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz, yeterli buluyor musunuz?
BU SAĞLIK SİSTEMİNDE HEKİMLERİN İŞİ ZOR
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Bu soruya cevabım maalesef hayır. Sağlık sistemi çok büyük yanlışlarla günümüze geldi ve kamu kurumlarında son 6 ayda görülen hekim istifaları bunun önemli bir göstergesi. Performans sistemi denilen sistem hem hastalarımızı hem de hekimleri olumsuz etkilemektedir. 5 dakikada 1 hasta görmek zorunda bırakılmak, doktroluğu maalesef yapılamaz hale getirmiştir. Bu nedenle bir çok hekim kamudan istifa ederek ya özel sektörde çalışmaya başlamış ya da yurtdşına gitmenin yollarını aramaktadırlar. Bu konu gerçekten çok geniş ve hassas bir konu. Söylenecek çok şey var…
UZUNDURUKAN: Hastalarınıza ruhsal açıdan da biraz daha fazla destek vermeniz gereken zor bir branşta görev yapıyorsunuz. Kanser tanısı konmuş, ilk anda umutsuz kalmış hastalarınıza mücadele gücü ve hastalığı yenme umudunu nasıl vermeye çalışıyorsunuz?
KANSER SÜRECİ İÇİN ÖNEMLİ UYARILAR YAPTI
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Kanser tedavisi ile uğraşmak gerçekten özel bir çaba gerekmektedir. Hastalarımıza ve ailelerine bu haberi vermek çok zor olmaktadır. Kanser kelimesi bile insanların hayatlarını alt üst etmekte, tam bir şok etkisi yapmaktadır. Kanser hastalığını hastalarımla ve aileleri ile her zaman doğruları söyleyerek ama korku yaratmadan paylaşmaya çalışıyorum. Doğruları söylememek veya hastalığı hastadan saklamak kesinlikle doğru bir yaklaşım değil. Ancak doğruları paylaşırken de hastalarımın motivasyonlarını kırmadan, onları tedaviye motive etmeye çalışıyoruz. Zorlu tedavi sürecinde hastalığa karşı birlikte savaşacağımızı, birlikte bir ekip olacağımızı söylüyoruz. Kanser tedavisi uzun soluklu bir tedavi, ve tedavi bitiminde yıllar süren yakın bir takip süreci var. Bu süreçte hastalarımızla bir aile gibi oluyoruz. Yıllardır takibimde olan hastalarım var, ben nereye gitsem, çalıştığım yer değişse bile takiplerimize birlikte devam ediyoruz.
UZUNDURUKAN: "Doktor olmasaydım" dediğiniz oldu mu hiç?
''ZOR BİR MESLEĞİ İCRA EDİYORUZ''
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Çocukluk hayalim olan mesleğimi severek yapıyorum. Allah kimseyi sevmediği mesleği yapmak zorunda bırakmasın. Kanser tedavisi ile uğraşan bir cerrah olarak maalesef bazen hastalarımızın kaybına da şahit olmak zorunda oluyorum. Beni en çok üzen, dayanamadığım ise annesiz kalan çocuklar. Bu durumlarda, onlarla birlikte oturup ağladığım çok olmuştur. Bu durumlarda demişimdir, doktor olmasaydım diye, ve hatta öyle zamanlar gelmiştir ki, bıraksam mı diye düşündüğüm…
UZUNDURUKAN: Sizinle aynı mesleği yapan bir eşiniz var. Bunun ne gibi artılarını yaşıyorsunuz?
''CERRAH EŞİ OLMAK ZORDUR''
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Eşim, hayattaki en büyük şansım. En zor zamanlarda hep yanımda durmuş, her düşüşümde elimden tutan ve kaldıran hep o olmuştur. Çok iyi bir Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı olan değerli eşim, hayat arkadaşım, yoldaşım yoğun çalışma saatlerime hep anlayış göstermiş, hiç bir zaman bunu sorun yapmamıştır. Çocuklarımızın bir çok konuda sorumluluğunu kendisi almış, zamanının çoğunu onlara ayırmıştır. Yoğun çalışma saatleri, bazen gecenin bir yarısı gelen acil telefonlar ile hastaneye gitmek zorunda olmak, hafta sonu çalışmak… Örneğin yeni yaşadığımız bir olay… Uzun bir aradan sonra akşam için baş başa bir program yapmış tam dışarı çıkacakken gelen bir telefon.. Dış gebelik ve kanama… Annenin hayatı riskte… Acilen ameliyata gitmem gerekiyor… Eşime baktım, bakışlarımdan anladı ve ne duruyorsun hemen gitmelisin dedi. Ne bir söylenme, ne bir kızgınlık… Doktor eşi olmak, özellikle cerrah eşi olmak zordur.. Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır…
UZUNUDURKAN: Aynı zamanda iyi bir aile babasısınız? Kızlarınızın ilerde ne olmasını istersiniz?
''GENÇ KUŞAKLARA TAVSİYELERDE BULUNDU
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Kızlarım, canlarım, enerji kaynaklarım… Kızlarımın öncelikle iyi birer insan olmalarını istiyorum. Okuyan, düşünen, eleştiren tam bir dünya insanı.. Bunun için farklı dilleri öğrenmelerini ve konuşmalarını çok istiyorum. Ülkemizin dışında neler olup bitiyor, dünya nereden nereye gidiyor, dünya neleri konuşuyor…Tüm bunları takip edebilen, kültürlü sosyal insanlar olsunlar. Mutlu insanlar olsunlar. Gerçekten yapılan çalışmalarda da ülkemizde mutsuzluk oranlarının ne kadar yüksek olduğunu görüyoruz. Bu çok üzücü.. Çocuklar, gençler mutsuz ve hayattan beklentileri kısıtlı. Edebiyat ve sanat anlamında üretmeyen ve tüketmeyen bir toplum olduk. Kızlarımı bu anlamda daha evrensel bir bakış açısı ile yetiştirmeye çalışıyoruz. Mesleki anlamda ise ne olacaklarına kendileri karar verecekler. Severek yapacakları meslekleri bulmalarını diliyorum…
UZUNDURKAN: Henüz yolun başında olan doktor adaylarına ve mesleğe yeni adım atmış genç meslektaşlarınıza önerileriniz ne olur?''
VİCDANINIZ RAHATSA DOĞRU MESLEKTESİNİZ''
Doç. Dr. Gökhan Boyraz: Doktorluk zor bir meslek. Her meslek zor, evet ama doktorluk bir hayat tazrı..Bu mesleği seçerken öncelikle bu hayat tarzını kabullenmek gerekir. Doktorlukta, okumak, öğrenmek, yenilikleri takip etmek hiç bir zaman son bulmaz.Her zaman kendinizi geliştimek ve yenilikleri takip etmek zorundasınız. Bunun dışında her doktor mutlaka empati yapmayı iyi becermek zorundadır. Hastaların ve ailelerin ne hissettiklerini, ne düşündüklerini iyi analiz etmek zorundayız. Biz insanlarla uğraşıyoruz. Bunu hiç bir zaman unutmamalıyız. Her hastayı birinci derece kendi yakınımız gibi görmeli ve kararlarımızı ona göre vermeil ve tedavilerimizi öyle planlamalıyız. Kendi yakınımıza yapılmasını istemediğimiz bir tedaviyi başka bir hastaya da önermemeliyiz. Ben böyle bakıyorum. Kendi yakınıma nasıl bir tedavi uygulayacaksam, hastalarıma da böyle planlıyorum ve gün sonunda vicdanen rahat kafamı yastığa koyuyorum . Tüm genç meslektaşlarımı da önerim vicdanen rahat oldukları bir meslek hayatı sürdürmeleri….
Bir Yorum Bırakın