HABER GÖNDER

 

YAŞAM KOÇU TÜRK’TEN DEPREMZEDELERE ALTIN ÖNERİLER

Genel
05 Mayıs 2023
12:28


Aydın Akyürek sordu, Gonca Türk cevapladı

YAŞAM KOÇU TÜRK’TEN DEMREMZEDELERE ALTIN ÖNERİLER

 

Profesyonel Yaşam Koçu/Eğitmen Gonca Türk, Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremin toplumda oluşturduğu psikolojik ve sosyal etkilerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bu tür durumların bir nevi kriz ortamı oluşturduğuna değinen Türk, uzman yardımı alınması gerektiğine dikkat çekti.

 

Türkiye’nin önde gelen Yaşam Koçları’ndan birisi olan ve daha önce birçok önemli konuda verdiği röportajlar büyük ilgi gören Profesyonel Yaşam Koçu/Eğitmen Gonca Türk, Medya27 okuyucularının yoğun talebi üzerine deprem felaketi ve sonrasına ilişkin merak edilen sorulara açıklık getirdi. Gazeteci/Yazar Aydın Akyürek’in sorularını yanıtlayan Türk, önemli önerilerde bulundu.

 

 

AKYÜREK: Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat Pazartesi sabahı yaşanan deprem felaketi sonrası afet kavramı ve toplumumuza etkileri ile ilgili neler söylersiniz?

TÜRK: Bence toplumda afet kavramı henüz tam oturmadı. Evet  çok büyük felaket yaşadık ve gerçekten Türkiye çok ciddi bir hasar aldı, hem maddi hem manevi hasar aldı. Ama bana sorarsanız afet kavramı Türkiye halkının, Türk halkının kafasında tam oturmadı. Çünkü bu oturduğunda daha iyi organize olabilme, yardımları daha doğru yapabilme, daha doğru hızda yapabilme, daha doğru kuruluşlara yardım yapabilme kavramı da beraberinde gelecektir ama görünen o ki özellikle başlarda da, her ne kadar hızlı ulaşıldı, yardımlar hızlı yapıldı dense de aslında o sis bulutu çöktüğünde fark ettik ki yardımlar tahminimizden çok daha yavaş, çok daha dağınık yapılmış. O yüzden afet kavramının tam oturduğunu düşünmüyorum,  afet kavramının anlamı tam oturmadığı için de bu kavramın ciddiyetinin  henüz farkında olunmadığını düşünüyorum. Özellikle STK’lara burada çok iş düşüyor.  STK’ların afet kavramının ön izlenimini, afetin alarm durumunun bir simülasyonunu, böyle zamanlarda deneme hazırlıklarının yapılması gerektiğini düşünüyorum.  Afet kavramının Türkiyede maalesef hala tam oturmamış olduğunu görüyoruz.

 

AKYÜREK: Yüzyılın felaketi olarak adlandırılan bu depremde maalesef milyonlarca insan etkilendi. Afet sonrası mağdurların tepkilerine ve afetzede içi risk faktörlerine yönelik görüşleriniz nelerdir?

TÜRK: Evet milyonlarca insan etkilendi, binlerce insan öldü ve milyonlarca insan, onların yakınları, çevreleri, aileleri, eşi dostu, haliyle etkilenmiş oldu. Bence afetzedeleri bekleyen en önemli risk gerçekten tekrar hayata tutunmaları yavaşladı çünkü Türkiye seçim gündemine girdi ve maalesef  hem bütçe anlamında birçok parti ve STK’lar yine seçim yatırımı, seçim hazırlığı yaptığı için -ki afet bölgelerinden gelen  isyanlar, yardım çığlıkları da bu yönde bizi doğruluyor –yardımlar yavaşladı, gerçekten gündemden düştü ve unutulmaya yüz tuttu. Şu anda afetzedeleri bekleyen en ama en büyük tehlike unutulmak. Çünkü onların tekrar hayata tutunması, tekrar barınmalarının sağlanması, işlerinin kurulması ya da onların işe sokulması, öğrencilerin tekrar eğitim hayatlarına adapte olmaları şu anda Türkiyenin gündemi maalesef henüz hala seçim olduğu için çok geri planda. Bu da ne zaman, en iyi ihtimal seçimden sonra yeni konjektör neyi getirirse,  sistem değişir mi? değişirse nasıl değişir? ancak o yerine oturduktan sonra tekrar gündem tekrar afetzedeler olabilir –ki orada da henüz gecikmediysek, iş işten geçmediyse ancak bu böyle olabilir- şu anda en büyük tehlike unutulmaları ve gereken desteği ve yardımı görememeleri. Zaten onlar manevi olarak şu anda çökmüş durumda, ama dediğim gibi maddi ve hayata bağlanma konusunda da şu anda çok ciddi sıkıntıları maalesef var.

 

AKYÜREK: Depremden etkilenen vatandaşlarımız için en önemli husus da uzman yardımı sanırım. Uzman yardımının rolüyle ilgili neler söylersiniz?

TÜRK: Uzman yardımı şu anda,  ilk zamanlarda ve halen en önemli –dediğiniz gibi, çok güzel bir soru öncelikle teşekkür ederim-  en önemli etken ve en önemli faktör gerçekten.  Çünkü aile üyeleri, fertler birbirine ne kadar destek olabilir? Hepsi yaralı, hepsi acılı, hepsi travmatik. Normal şartlarda birbirlerine destek olmak için güçleri olsa bile şu anda kimsenin kimseye, özellikle o bölgede faydası olamaz. Haliyle bölge dışından, özellikle bölge dışından kesinlikle uzman yardımı gerekli. Ama ben bunun çok daha sistemli bir şekilde olması gerektiğini düşünüyorum.  Biz Gonca Türk Koçluk ve Kurumsal Hizmetleri olarak, halen, şu anda, yani bu röportaj yayına girdiği tarihte bile, depremzede öğrencilerimiz ve vatandaşlarımıza gücümüzün yettiği kadarıyla online, ücretsiz destek oluyoruz. Halen de olmaya devam ediyoruz. Fakat tabi ki bu sadece bizim veya bizim gibi birkaç tane girişimci uzmanın yapacağı bir şey değil. Buna devletin organize olarak, daha organize, belki görevlendirmelerle,  -muhakkak oldu ben bunu biliyorum-ama bu daha gönüllülük esasına dayanarak oldu-  ve ben gereken psikolojik desteğin –yine kendi depremzede danışanlarımdan bildiğim kadarıyla-  o bölgelere verilmediği biliyorum.  Vatandaşlardan gelen tepkilerden biliyorum. Ama burada onları kurtaracak, onları hayat bağlayacak, onları hayatla ilgili doğru yola sokacak en önemli etken uzman yardımı. Çünkü bizler bu insanlara diyelim ki sıfırdan bir ev verdik, eşyalarını dizdik, hepsini işe koyduk,  peki bu kişiler birilerini, sevdiklerini kaybedenler yas sürecini nasıl atlatacak? Diyelim kaybettikleri kimse yok. Bazılarının yok, onlar sadece depremi yaşadı.  Peki onlar depremin travmasını; o ölüm korkusunu, o kadar ölüyü, o kadar ağıtı, ağlamayı, çığlıkları, yaşadıkları ve aldıkları o görsel, zihinsel zararı nasıl telafi edecekler? Nasıl iyileştirecekler? Nasıl yok edecekler?  Yani depremde bir yakınını kaybeden de etmeyen de, evini kaybeden de etmeyen de, işini kaybeden de etmeyen de depremi yaşamış herkesin uzman desteğine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum – ki onlar da yeme bozuklukları yaşıyor, uyku bozuklukları yaşıyor, malum deprem gece olduğu için akşam uyuyamıyorlar, karanlıkta uyuyamıyorlar, haliyle akşam yaşayıp gündüz uyudukları için zaten işleri yok, iş bulanlar da işe adapte olamıyor, bence çok ciddi ihtiyaçları var ve uzman desteğinin önemi tartışılmaz.

 

AKYÜREK: Böyle durumlarda özellikle aile bireyleri nasıl bir yol izlemelidir?

TÜRK: Aile bireylerini bekleyen en önemli görevlerden birisi bence şu; anlayış. Muhakkak birbirlerine destek oluyorlar ama anlayış. Çünkü yine dediğim gibi depremzede danışanlarımdan bildiğim kadarıyla kiminin yaşadığı travmayı absorbe etme süresi daha hızlı, kiminin daha yavaş, kiminin daha sancılı, kimin daha içinden-kapalı, kiminin daha dışarıya yansıtarak kiminin daha içine atarak, yani aile bireyleri arasında bile bu çok farklılık gösteriyor. Haliyle tekrar eski günlerine dönmeleri için, tekrar birbirlerine kaynaşmaları, yine eski huzurlu mutlu günlerine dönmeleri zaten zaman alacak ama bu arada birincisi aile bireylerine birbirlerine anlayış düşüyor görev olarak.  İkincisi acele etmeme, sabır. Çünkü toparlanma süreci dediğim gibi kişiden kişiye değişir, gençten yaşlıya değişir. Ölüm korkusu, sevdiğinizi kaybetme korkusu, işinizi- evinizi-düzeninizi kaybetme korkusu, yaşadığınız şehirden uzaklaşıp başka yere gitmek zorunda kalmak, yersizlik-yurtsuzluk, bu tür dinamikler herkesi farklı etkiler. Bir aile büyüğü yaş ve tecrübesinden dolayı daha hafif etkilenirken, gençler daha çok etkilenebilir. Ya da tam tersi, bir aile büyüğü daha çok etkilenirken,  gençler bunu daha kolay atlatabilir bunu bilemeyiz,  o yüzden sabretmek ve kenetlenmek gerekiyor. Yani birbirlerine geçmişi çok hatırlatmamak, o yaşadıkları travmatik kötü geceyi çok hatırlatmamak, her şeyi oraya bağlamamak, “sen o günden sonra çok değiştin, şöyle olumsuz davranıyorsun, böyle davranıyorsun “ gibi bazı suçlamalara girmemek, artık gerçekten olabildiğince geçmişte bırakmaya çalışmakla başlanılabilir. Ve birbirlerini sürekli çok sevdiklerini ifade etmek. Muhakkak aile üyeleri depremden sonra birbirini kaybetmekten korkacak, bir süre hep beraber hareket etmek isteyecekler ama özellikle gençler bunu çok anlamlandıramayabilir, bunun için de birbirlerine karşı anlayışlı olmaları gerekecek. Hayatta kalanların kenetlenerek bol bol  birbirlerine sevgilerini  ve saygılarını ifade etmeleri çok faydalı olacaktır.

 

AKYÜREK: Bu durum özellikle çocuklarda iler ki yıllarda nasıl bir etki gösterir?

TÜRK: Daha önceki cevaplarımda da söylediğim gibi kişiden kişiye değişir, hiç ummadığınız kişiler bunu çok zor atlatırken yine hiç ummadığınız kişiler daha çabuk atlatabilir. Ama şu da bir gerçek ki çocuklar bundan gerçekten çok etkilendi ve çok zor atlatacaklar, özellikle küçük çocuklar... Çünkü  onların analitik bir zihinle bunu kafalarında oturtmaları, bunu bir mantık çerçevesine oturtmaları, bunun doğal afet olduğu, belli periyotlarda olabileceği, belki yıllar sonra, yıllar içinde bir daha hiç olmayacağı, kader kavramı, şehitlik kavramı, onlar bu tür kavramları göz önünde bulunduramayacağı için, bunlar onlar için soyut kavramlar olduğu için bir kere burada etkisi çok fazla olacaktır. İkincisi hele yakınını kaybeden çocuklar bunu anlamlandıramayacaklar çünkü bir yetişkin bunun bir doğal afeti, bir gece yattım sabah kalktım sevdiklerimi, evimi kaybetmiştimi yine analitik bir şekilde zihninde oturtabilirken, bir çocuk bir akşam uyudum sabah annem veya babam artık hayatımda yoktuyu, tabi yaşı da önemli bu çocuğun ama bu çocukların bunu çok daha zor atlatacağı ve uzun onlarda izi kalacağı da bir gerçek. Uzmanlar bu konuda birleşiyor. O açıdan onlara daha hassas, daha anlayışlı, daha sakin, daha sabırlı yaklaşılmalı. Çocuklar yetişkinlere oranla bu soyut kavramları kafalarında oturtamadıkları için etkileri sürecek, öyle görünüyor maalesef.

 

AKYÜREK: Deprem sonrası insanlar gerek evlerinde gerekse kapalı alanlarda kalırken halen tedirginlik yaşamakta. Bu süreç nasıl aşılabilir.

TÜRK: Evet, maalesef kapalı alana girememeleri, katlı yerlere çıkamamaları, karanlıkta uyuyamamaları veya  sürekli sallanıyorum sanmaları, eğer koltukları, masaları, yattıkları yatak sallanırsa gerçekten çığlık atarak travmatik tepkiler vermeleriyle  karşılaşılabiliyor maalesef. Birincisi bunun atlatılması için uygulanacak en kolay şey biraz zaman.  Zaman o deprem sandıkları şeyin deprem olmadığını anlaya anlaya beyin artık o teyakkuz halinden çıkıyor zamanla. İkincisi bu depremzedeleri hem birbirlerine – aile içinde çok kişi böyleylse- hem de dışarıdan insanlar böyle depremzedelere bu konuda çok anlayışlı olmalı. Kontrollü hareket etmek, hoyratça hareket etmemek lazım. Kapıları kapatırken dikkatli olmak, koltuğun ucuna aniden oturarak koltuğu sallamamak, sandalyelerine çarpmamak gibi olabildiğince onları emin adımlarla sakin ve güvende hissettirerek biraz daha kolay aşabilirler. Bir de ısrara gerek yok . Bunlar ısrarla aşılacak şeyler değil. Zorlayarak kapalı alana sokmak, karanlık yerde uyutmak, “abartmadın mı?”, “uzatmadın mı?” , “herkes hayatına döndü”  gibi.  Çünkü bu tamamen psikolojik bir evre ve bu evre herkeste farklı işler ve farklı geçer. Bu sadece sabır, anlayış ve zamanla geçecek bir şey. Bunun bir tedavisi, bir ilacı, herhangi bir şeyi yok. İnsanların etkilenme şiddetine göre, kendi yapılarına göre de bunların geçme süreci ona göre de değişiyor.

 

AKYÜREK: Size göre bu afetin psikolojik yönü iyi yönetildi mi? Sizce neler yapılmalıydı?

TÜRK: Ben sorularımızın birisinde ucundan kenarından biraz cevapladım ama bu soruyu şöyle cevaplayayım,  gerçekten bence iyi yönetilmedi. Bence nasıl ekonomik bir yardım seferberliği oldu,  insanlar tırlarla her şeyi yolladı, para toplama kampanyaları yapıldı, medyada-televizyonda ünlü insanlar-iş insanları toplandıysa, bana sorarsanız psikolojik bir seferberlik de olmalıydı. Böyle bayağı eni konu bir seferberlik ilan edilmeliydi.  Yeni mezun öğrencilerden, yeni mezun psikolog-psikiyatrlardan tutun devlette çalışanlar, özelde çalışanlar, sağlık merkezlerinde çalışanlar,  bütün danışmanlar, PDR’ciler, yani alanında uzman veya eğitimini almış ama göreve başlamamış veya başlamış herkese bir seferberlik, kampanyalar, bunların reklamları-tanıtımları yapılarak herkesine duyurularak yapılmalıydı. Ben bile tamamen kendi çapımda kendi yapacağım depremzedelere yapılacak ücretsiz seansları bile kendi çevreme rica ederek paylaştırttım, duyurdum, yayılmasını sağladım. Rica ile yaptım. Yani bu rica ile olacak bir şey değil ki, bu ücretsiz bir destek ve herkesin duyması lazım ki ihtiyacı olanlar birbirine haber versin . Çünkü zaten ücret alınmıyor. Ama ne bir seferberlik ne bir organizasyon ne bir koordinasyon vardı. Bence en büyük eksiklik koordinasyon ve bir teyakkuz haline geçilip bir seferberlik ilan edilmemesiydi, bireysel oldu hastanelerden de biliyorum deprem bölgesine çok sağlıkçı gitti, bakın gitti ama gidenlerden daha fazla gitmeyenler var veya evinden çalışmayan online çalışmayan var çünkü organize edilmediler ki insanlar. O açıdan Allah korusun ama yine böyle bir şey olduğunda bence bu ayrı bir maddesi, bir başlığı burada ayrıca kesinlikle bir manevi seferberlik olmalı.

 

AKYÜREK: Şu an çadırlarda yaşayan aileler var ve her şeylerini kaybettiler. Bu vatandaşlarımızın tekrar hayata bağlanması ve psikolojik olarak normale dönmesi ne kadar bir zaman alır?

TÜRK: Yaşanılan her travma gibi, doğal afete bağlı travmalarda da böyle bu, yangınlar, seller, heyelanlar gibi bir şekilde doğan afete bağlı travmalar, büyük olaylar, büyük kayıplar,  maddi ve manevi yankı uyandıran kayıpların ne zaman geçeceğine dair bir tarih vermek çok zor. Çok gerçek dışı olur hiç sağlıklı da olmaz. Ne zamana kadar sürer bunu hiç kimse bilemez.  Hiçbir uzmanlık dalı buna cevap veremez.  Çünkü bu kişilerin yaşı, geçmişteki travmaları, yaşadıkları olaydan etkilenme güçleri,  etkilenme şekilleri,  bununla baş edebilme güçleri, baş edebilme şekilleri, cinsiyetleri, inançları, inanç sistemleri gibi o kadar çok etken var ki bunu bilemeyiz. Ama tabi ki çadırda yaşamak  şu anda bir realite.  Çadırda yaşıyorlar. Bu bir gerçeklik değil mi? Çadırda yaşadığı günler boyunca bunun etkisinde kalacaklardır. Çünkü burada manevi bir toparlanma, bir unutmadan bahsetmiyoruz. Çadırda yaşadıkları her an, her dakika bir gerçeklikle yüzleşiyorlar. Haliyle o anda hem çadırda yaşayıp hem  çadırda yaşadıklarının etkisini unutmaları imkansız. Onlar ancak yerleşik hayata, yerleşik düzene hem  iş hem barınma olarak geçtiklerinde artık çadırda yaşamaları bir mazi olmaya başladığında daha kolay atlatacaklar.  O daha kolay olacak. Ama dediğim gibi o zamana kadar da şunu yapabilirler, bununla olabildiğince iyi yüzleşebilirler. Yani bunu kabullenmeye çalışabilirler. Evet bu bir gerçek, böyle bir gerçekliğimiz var ama geçecek, bunlar düzelecek, sabredelim, her karanlık yolun bir aydınlığı vardır, bunlar yalnızca bizim değil birçok kişinin başına geldi, sadece ben kurban değişim burada gibi bunu manevi olarak da süreci, oradaki çadır sürecinin yaratacağı ezici etkiyi hafifletebilirler.  Ama gerisi, iş  anlamında, konaklama anlamında, barınma anlamında yerleşik hayata geçtiklerinde ancak çadır maceraları,çadır süreçleri geçmişte kalacak yavaş yavaş ve unutmaya o zaman başlayacaklar. Ama kronolojik bir süre vermek mümkün mü? Hayır değil maalesef.

 

AKYÜREK: Buradan tüm bu anlattıklarınızın dışında ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

 

TÜRK: Benim şu tavsiyem olur; o tür insanlara, yani evini ,işini ailesini kaybetmiş ya da barınma problemi yaşayan insanlara öncelikle kişisel eşyalar hediye alınarak yani bunlar da şöyle;  yatak, yorgan, battaniyeden ziyade  bir cüzdan, bir çanta veya anahtarlık, bornoz takımı  gibi şahsi eşyalar hediye edilerek daha kendini daha ait hissettirilmesi, bayansa  mesela makyajı mı düşünecek diye düşünmeyin, içine malzemelerini koyacağı küçük bir çanta olabilir ona özel, belki küçük  bir resim çerçevesi,  burada acaba anılarını, acılarını hatırlatır mıyım diye düşünüyorlar ama anılar çok kıymetli.  Hiç fotoğraf kurtaramadıysa bundan sonraki anıları için bir şey konabilir. O yüzden böyle kişisel eşyalarla başlanabilir.  Hepimiz çok iyi niyetle yaklaşıyoruz tabi ama bu tür insanlara kendileri istemedikçe o günlerle ilgili, kayıplarıyla ilgili sorular sormayı da çok doğru bulmuyorum. Onlar yardım isterse, onlar bu konuda konuşmak isterse, onlar bir anda size akıllarına gelip spontane bir şekilde anlatırsa dinlemek daha faydalı.  Onları bu konuları anlatmaya zorlamamak, bu konuyu hızlı aşmaları için zorlamamak çok önemli.  Bunu yapabiliriz.  Yine dayanışma çok önemli, sevgi çok önemli,  onların yaşadığı zor duruma saygı ve anlayış çok önemli çünkü herkesin acısını ve travmasını yaşama şekli farklı ve bizim gibi yaşamayabilirler. Onlarınki ilginç olabilir, bizim kafamızdaki acı yaşama şekline uymayabilir, bunları yargılamamak önemli. Mesela neşeli görünür, eğlenceli görünür ve biz bunu yargılayamayız bunlar nasıl felaketten çıktı dememeliyiz. Herkesin yaşama şekli farklıdır çünkü.  O yüzden daha anlayışlı, daha sosyal, daha empatik şekilde bunu yapmalıyız. Daha empatik bir şekilde, onları anlamaya çalışarak, sağ duyuyla destek olabiliriz. Bu hassasiyetlere dikkat etmek yeterli olacaktır sanıyorum.

Bir Yorum Bırakın

EN ÇOK OKUNANLAR

Gaziantep bu göçü kaldıramaz

29 Okunma

İŞ İNSANI ÇEKER ŞEHİT YAKINLARI VE GAZİLERE İFTAR YAPTI

20 Okunma

100. YILA YAKIŞAN ESERLER

11 Okunma

CHP ŞEHİTKAMİL HEYETİNDEN NAKLİYATÇILARA ZİYARET

10 Okunma

İYİ PARTİ ADAYLARI MUSABEYLİLER DERNEĞİ'Nİ ZİYARET ETTİ

10 Okunma

İYİ PARTİ ADAYLARI MUSABEYLİLER DERNEĞİ'Nİ ZİYARET ETTİ

109 Okunma

Gelecek Partisi Nizip Belediye Başkan Adayı Hasan Şimşek

108 Okunma

KULAKSIZ: HALKLA BİRLİKTE YÖNETECEĞİZ

98 Okunma

VOLKAN GRUP VALİ ÇEBER VE UZER'i AĞIRLADI

83 Okunma

KULAKSIZ: KADINLARIN SESİ OLACAĞIM

75 Okunma

BİR YILLIK MAAŞIMI DEPREMZEDELERE BAĞIŞLAYACAĞIM

1124 Okunma

SON İL GENEL MECLİS BAŞKANI MİLLETVEKİLLİĞİ İÇİN ADIMINI ATTI

908 Okunma

Gaziantep’te eşini öldüren madde bağımlısı koca tutuklandı

860 Okunma

BHA GENEL MÜDÜRÜ BELLİ OLDU

838 Okunma

Antalya'da kar yağışı: Araçlar D400 yolunda kaldı

833 Okunma

KÖŞE YAZARLARI

AYDIN AKYÜREK

MUHARREM BALAT VE EİNSTEİN BAKIŞI

Son Yazısı Tüm Yazıları

NÖBETÇİ ECZANELER

29 Mart 2024 Cuma Günü Nöbetçi Eczaneler

 OGBMAYAVP
GALATASARAY A.Ş.30263168204881
FENERBAHÇE A.Ş.30254179255479
TRABZONSPOR A.Ş.301541151401149
BEŞİKTAŞ A.Ş.30144124036446
KASIMPAŞA A.Ş.30127115355-243
RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ30126123835342
ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş.30126123647-1142
BITEXEN ANTALYASPOR30101193533241
YUKATEL ADANA DEMİRSPOR A.Ş.3091294639739
CORENDON ALANYASPOR3091293842-439
EMS YAPI SİVASSPOR30911103643-738
YILPORT SAMSUNSPOR30106143541-636
MONDİHOME KAYSERİSPOR30109113643-736
MKE ANKARAGÜCÜ30712113639-333
ATAKAŞ HATAYSPOR30712113640-433
TÜMOSAN KONYASPOR30712113142-1133
GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş.3087153444-1031
VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3079143438-430
SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL A.Ş.3078153461-2729
İSTANBULSPOR A.Ş.3037202255-3313
Takım AdıCeza Puanı
MONDİHOME KAYSERİSPOR3
İSTANBULSPOR A.Ş.3
 OGBMAYAVP
EYÜPSPOR27211564234164
GÖZTEPE A.Ş.27175545153056
SAKARYASPOR A.Ş.27138641281347
AHLATCI ÇORUM FK27136844281645
KOCAELİSPOR2713683931845
BODRUM FK27128735191644
BOLUSPOR2712782628-243
TEKSÜT BANDIRMA SPOR27118837241341
GENÇLERBİRLİĞİ27101073126540
ERZURUMSPOR FK27101072621537
ÜMRANİYESPOR2796123239-733
ANKARA KEÇİÖRENGÜCÜ2788112433-932
MANİSA FUTBOL KULÜBÜ27710103333031
ASTOR ENERJİ ŞANLIURFASPOR2769122330-727
TUZLASPOR A.Ş.2776142643-1727
ADANASPOR A.Ş.2783162140-1927
ALTAY2753191255-4315
BITEXEN GİRESUNSPOR2724211255-437
Takım AdıCeza Puanı
ERZURUMSPOR FK3
ALTAY3
BITEXEN GİRESUNSPOR3