Ocak ayı Çin’de Covid-19 ve Avustralya’da orman yangınları ile başladı. Tatsız bir yıl olacağının ilk habercileriydi. İran’ın Ukrayna yolcu uçağını vurduğu ve pek çok insanın hayatını kaybettiği elim vaka da Ocak ayı içerisinde oldu.
Şubat ayı BREXIT nedeniyle İngiltere’nin Avrupa birliğinden çıkmasıyla başladı. Kimsenin ihtimal vermediği bir isim olan Joe Biden Güney Carolina’da ön seçimi kazandı. Demokrat cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk galibiyeti buydu.
Mart bir felaket ayıydı. DSÖ, pandemi ilan etti. Bütün dünyanın ekonomik bir çöküntüye girişinin habercisiydi. Tokyo yaz olimpiyatları iptal edildi.
Mayıs ayında ABD’de George Floyd polisler tarafından öldürüldü. Sokaklar ciddi karıştı. Belki de Trump’a seçimi kaybettirecek en önemli olaydı. Yine bu ayda Hong Kong’da Çin Halk cumhuriyetinin katı güvenlik yasa tasarısı protestoları başladı.
Haziran ayı nispeten dünyada ekonomik ve sağlık açısından ılımlı geçti. Ağustos ayında Joe Biden ilk siyahi kadın senatör olan Kamala Harris’i Başkan yardımcısı ilan etti.
Eylül ve ekim aylarında dünyada tekrar Covid-19 pandemisi artışa geçti. Avrupa ve Amerika kıtasında vaka sayıları arttı.
Kasım ayı tüm dünyada Amerikan seçimlerini ve aşı çalışmalarını takip etti. Amerika’nın seçimlerini Joe Biden kazandı. Trump’ın itirazları hiçbir işe yaramadı.
Ve Aralık ayında ilk Covid-19 aşısı İngiltere’de yapıldı. Ve 2020 kısaca özetlersek sıkıntı içinde geçti.
GELELİM ÜLKEMİZE;
Türkiye’de de 2020 ekonomik kriz ile başladı. Bütçe açığını kapatmak için merkez bankası yedek akçesi ilk kez kullanılıyordu. Doları sabit tutabilmek için merkez bankası sürekli dolar satıyordu.
Ve Mart ayı itibari ile covid-19’la ülkemiz de tanıştı.
İlk vaka ve ardından vakalar, ölümler, sokağa çıkma yasakları devam etti. Ekonomik sıkıntılar ülkemizi bir hayli zorladı. Turizm gelirimiz azaldı. Ekonomi daraldı. İşsizlik arttı. Siyasi kavgalar ise had safhaya ulaştı.
Çözümün olmadığı yerde, doğaldır ki kavga çok olur. Sonrasında ekonomiden sorumlu bakanın sosyal medyadan istifası Türk siyasi tarihinde ilk kez oluyordu. Yeni merkez bankası başkanı ve ekonomiden sorumlu bakan ataması yapıldı. Oysa raylar ve tren sağlıklı değilse, makinisti değiştirmenin pek de faydası olmayacağı açıktı. Siyasi kavgalar, günlük dedikodular, tabi ki ekonomik gelişmeyi ve sosyal refahı getirmeyecekti.
Ama sevinilecek olaylar da vardı. Mevcut iktidar ilk kez son yıllarda önemli konularda devlet aklını uygulamaya başladı. Bunun sonucu Suriye, Irak, Libya ve Doğu Akdeniz’de son olarak da Dağlık Karabağ savaşında elde edilmiş oldu.
Ve devlet aklının ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. En etkili iktidarların bile 5 yıllık olan programlarının yanında, devlet programlarının 25-50 yıl gibi süreçler içeriyor olması ve bu yola girilmesi ülkeye biraz moral verdi.
PEKİ BUNDAN SONRA NE OLACAK..?
Bizde ve dünyada neler değişecek?
Bu salgının sonucunda küresel bazda ciddi değişiklikler olacak. Önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde batı demokrasilerinde neredeyse bütün iktidarlar değişecek. Hatta bu değişiklikler sonucu yeni ülkeler dahi ortaya çıkabilecek.
Ekonomik ve siyasi birliktelikler kan kaybedecek. Nitekim ilk kayıp Avrupa birliğinden İngiltere’nin ayrılması ile başladı. Artık ingiltere Avrupa birliğinin üyesi değil rakibi olacaktır.
Önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde İtalya ve İspanya gibi ülkeler birlikten ayrılacaklar ya da by tehdit ile birliği ciddi olarak sıkıntıya sokacaklardır.
ABD’de ise kırılma pandemi ile başlamış. Siyah beyaz kavgası ile devam etmiştir. Pek çok parçalanma senaryoları gündeme gelmiştir. Belki de ABD’nin federal yapısı ciddi tehlike altına girecektir.
Ülkemiz, işte tüm dünyanın yaşadığı bu sorunları yaşamaktadır. Mevcut cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ciddi sıkıntıları vardır. Bunları çözebilmek için neler yapılmalıdır? Mevcut iktidar bloğu sistemi kökleştirmek için ciddi değişiklikler yapmayı planlamaktadır. Model cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden, tam bir başkanlık modeline geçme projesidir. Muhalefet ise tekrar parlamenter sisteme dönüş çalışmaları yapmaktadır. Buradaki model güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. Her iki modelin de dünyada kötü ve iyi örnekleri mevcuttur.
PEKİ NE YAPMALI?
Yol yakın iken acilen yeni bir anayasa yapılmalıdır. Özellikle CHP ve AKP masada olmalı ve ülkenin gelecek yüzyılına damga vuracak yeni bir anayasa ve buna bağlı kanun değişikliklerini yapabilmelidir. Ülkenin hukuk sistemi, devlet hiyerarşisi, ekonomik politikaları tekrar gözden geçirilmeli ve ülkemiz için uygun olan güçler ayrılığı esasına dayalı yarı başkanlık sistemi için ciddi çalışmalar yapılmalıdır.
Bu çalışmalar ışığında herkes elini taşın altına koymalıdır. Dünyada pek çok yönetim şekli mevcuttur. Tek ve mükemmel bir model yoktur. Ama bizim gibi Doğu ile Batı kültürleri arasına sıkışmış ülkeler için yarı başkanlık sisteminin daha uygun olacağı kanaatindeyim.
Şimdi yapılması gereken, ‘söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ deyip kolları çemreyerek ülkenin gelecek yüz yılını kurtarmaktır. Tarih bu programı yapanları ve bu masaya oturanları yüz yıl sonra dahi unutmayacaktır.
Bir Yorum Bırakın