Düzenli üretim ve tarımın en önemli etkeni topraktır. Toprak ana ancak sağlıklı ve üretken ise sürdürülebilirdir. Tarımın en önemli illerinden birisi olan Gaziantep’te tarım alanlarının amaç dışı kullanımı arttıkça gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak da çok zor olacaktır. Düzensiz göçlerin ardından artan nüfus yoğunluğu daha fazla konut ihtiyacı sorununu doğurmuştur. Bu yüzden kentin içinden çıkıp kırsal alanlara doğru yapılan konutlar akıllara şu soruyu getiriyor;
“Bu gidişle buğdaylarımızı kendimiz öğütüp, meyvelerimizi kocaman tuğla yığını evlerimizin balkonunda kendi kurduğumuz seralarda, otlarımızı da sitemizin bahçesinde mi yetiştireceğiz?
Kanunlar bu konu hakkında ne diyor?
03.07.2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu 4. bölüm madde 9-10’a göre;
“Arazi kullanımını gerektiren her türlü girişim ve yatırım sürecinde toprakların korunması, doğal ve yapay olaylar sonucu meydana gelen toprak kayıplarının önlenmesi; arazi kullanım planları, tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projeleri ile toprak koruma projelerinin uygulamaya konulması ile sağlanır. Tarım arazileri, bu Kanunda belirtilen istisnalar hariç olmak üzere arazi kullanım planlarında belirtilen amaçları dışında kullanılamaz” denilmektedir. Ama buna rağmen hız kesmeden devam eden çarpık kentleşme, dikilen gökdelenler, yapılan kocaman binalar tarım arazilerine zarar verip toprağı beton yığınıyla yok ederken aynı zamanda doğal kaynaklardan ve açık alanlardan yararlanmamızı da etkiliyor. Çünkü ortada orman, mesire alanı ve en önemlisi oksijen kaynağımız olan ağaçlarımız kalmıyor.
Uzmanların araştırmaları…
Bu konuda rapor hazırlayan akademi dünyası ve kamu özel sektöründen 13 uzmanın çözüm önerileri şöyle oldu;
1)Tarım topraklarının amaç dışı kullanımının engellenmesi,
2)Tarım arazilerinin tahribatına sebep olan tarım uygulamalarının durdurulması,
3)Tarım toprağını korumayı amaçlayan uygulama ve politikaların teşvik edilmesi,
4)Tahrip edilmiş tarım toprağını iyileştirecek ve toprak canlılığını artıracak yenilikçi uygulamaların yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Uzun lafın kısası, ortak geleceğimizi koruyarak bizden sonraki nesillere güzel yarınları vaadetmek istiyorsak TOPRAK ANA’ya sahip çıkmalıyız. Elbette ki bu konu sadece toprakla sınırlı değildir. Ülkemizin su kaynakları da giderek azalıyor. Toprak denildiğinde ekip, biçip, üretmek için akıllara ilk olarak su geliyorsa bunu göz ardı etmememiz gereklidir. Bizler yaradılışımızdan itibaren gıdaya, tarıma muhtaç varlıklarız. Bizden sonraki nesillerin de bu nimetlerden faydalanması için bugün toprağımıza ve suyumuza sahip çıkıp onları korumalıyız.
Bir Yorum Bırakın
Fatma Ergin
Başarılarının devamını dilerim bir tanem �yi ki varsın en güzel yazarımmm
19 Ocak 2024 15:47