Hiçbir insan kusursuz değildir, dolayısı ile mükemmel bir insan yoktur. Kusurlar ve hatalar insanlar için vardır ve her zaman olacaktır. İşte bu yüzden özellikle yönetim kademesindeki kişiler, periyodik şekilde öz eleştiri yapmalı, yapıcı eleştirilerle de beslenmelidir. Atalarımız bunu ‘’Dost acı söyler’’ cümlesiyle özetlerken, Elbert Hubbard’da; ‘’Eleştirilmekten kaçınıyorsanız, hiçbir şey yapmayın, hiçbir şey söylemeyin, hiçbir şey olmayın.’’ diyor.
***
Bu açıdan belediye başkanlarını değerlendirdiğimizde, işlerinin çok zor olduğunu açıkça ifade edebilirim. Bir dönem belediyede görev yaptım ve başkanların yaşadığı zorluklar konusunda naçizane tecrübem var. Kim hata yaparsa yapsın, eleştiri oklarının hedefinde belediye başkanı vardır hep.
***
Tüm kararların müşterek akılla alındığı, katılımcı anlayışın egemen olduğu bir yönetim anlayışını sergilemek, her belediye başkanının yegane hedefi ve hayalidir. Ancak, siyasi etkiler, siyasi talepler, mali yetersizlikler, norm kadro fazlası personel, süreçlerin tanımsız olması, projelerde risk hartasının göz ardı edilmesi ve danışman kadrolarının liyakata dayalı olmaması, her dönem başkanların önünde en büyük sorun olmuştur.
***
Yaşadığımız şu süreçte Gaziantep’ten örnek verecek olursak, ilk aklıma gelen isim Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin olur.
ŞÖYLE Kİ;
Bir belediye başkanı düşünün, bakanlık tecrübesi var, Belediyeler Birliği Başkanı, Ankara merkezli projelerde ciddi bir çözüm zekası ve kredisi var. Kentte ‘kangren olmuş’ projelere hibe fonlar buluyor ve en önemlisi akıllı kent hamleleriyle dünya şehri olma yolunda büyük adımlar atıyor. Ama kısır çekişmelerin içerisinden bir türlü kurtulamıyor.
Fatma Şahin, bilgi anlamında ya iyi beslenmiyor ya da stratejik hataların farkında değil. İşte bu yüzden Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, hayata geçirdiği büyük projelerle değil, algı yönetimindeki başarısızlığıyla gündeme geliyor.
***
MESELA;
Gaziantep’te yakın tarihte Valilik Binası’nın yıkılması tartışılmıştı. Fatma Şahin, belediye meclisi toplantısında kayıtlara geçen konuşmasında, ‘’Valilik binasının dayanıksız olduğuna dair bir rapor var’’ demişti. Araştırdım ve öyle bir rapor olmadığını öğrendim. Daha sonra iddialara göre, binadan numuneler alınarak dayanıksız olduğuna dair rapor hazırlanmaya başlanmış. Ama, iş işten geçti.
***
ALTI BOŞ SÖYLEMLER, ALTI DOLU SÖYLEMLERİ DE ÇÜRÜTÜR
Şimdi ise, Gaziantep’te yeni bir tartışma başladı. 5’nci Zırhlı Tugay’ın yerine inşa edilecek olan Medeniyet Şehri Projesi için imara açılan bölge, kamuoyuna anlatılmadan meclisten geçti. İlgili odalar, 7 siyasi parti bu bölgedeki imar düzenlemesine itiraz etti. Hatta konunun mahkemeye taşınacağı kulislerde konuşuluyor.
Fatma Şahin, ‘’Bu bölgeyle ilgili algılar gerçeği yansıtmıyor’’ dese de, benim aklıma belediye meclisinde olmayan rapora ‘var’ demesi geliyor. Yani doğal olarak, bir yanlış söylem, sonraki söylemi de şüphesiz tartışmaya açıyor. Fatma Şahin, bu itirazlara kulak verir, vermez kendi tasarrufudur. Ama artık kendine kulak vererek, detaylı bir öz eleştiri yapmalı ve şu soruya cevap aramalı; ‘’Bu kadar büyük işler yaparken, neden kısır çekişmelerle uğraşıyorum?’’
***
DOĞRU STRATEJİ NE OLMALIYIDI?
Kentin geleceğini ilgilendiren, büyük bir imar planlamasını meclisten geçtikten sonra basına ve kamuoyuna anlatmak, tek kelimeyle toplumun aklıyla dalga geçmektir. İmar değişikliğinden önce, bu anlayışa itiraz etmek gerekir. Hani şeffaflık, hani katılımcı anlayış?
Diğer bir detay ise, kentin çevresinde imara açılarak düzenleme yapılacak o kadar yer varken, neden böyle nokta yerler seçildiği de izaha muhtaçtır. Yani, Medeniyet Şehri Projesi her yönüyle doğru da olabilir. 5’nci Zırhlı Tugay'ın yerine değil de kentin uzlaştığı daha uygun bir bölgeye yapılsa, kim ne kaybeder? Bu ısrarı anlamakta da güçlük çekiyor insan.
***
Yapılması gereken çok basitti. İlgili oda başkanları, siyasi parti temsilcileri ve basını kapsayan bir toplantıda, Medeniyet Şehri Projesi anlatılmalı ve görüş ve itirazlar değerlendirildikten sonra meclise taşınmalıydı. Böyle yapılsaydı Fatma Şahin, katılımcı anlayışı ile takdir alır ve Medeniyet Şehri Projesi bilgi kirliliğiyle tartışılmaya açılmazdı. Fatma Şahin'in yerinde olsam, ''Bu itirazları yok saymamız, katılımcı anlayışla bağdaşmaz. İtiraz eden kesimleri davet ederek, basının huzurunda porejimizi anlatacağız'' derim ve noktayı koyarak bu konuyu çözüme bağlarım. Şu an için en doğru strajeji de budur.
Gaziray Metrolarının rengini halka soran Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin, böyle büyük projelerde ilgili kesimlerin görüşünü sormamasını anlamak ne mümkün! İşte, kuşkular bu noktadan başlıyor. Ya tam katılımcı bir anlayış tesis edeceksiniz ya da 'ben yaptım'' oldu diyeceksiniz. İkisinin ortası derseniz, itirazlar ve tartışmalarla kente hizmet edeceğiniz zamanınızı heba edersiniz.
***
ÖZETLEMEK GEREKİRSE;
Belediyelerde proje oluşturmak kadar, bu projelerin müşterek akıl terazisinden geçirilerek hayata geçirilmesi de büyük önem taşır. Biz bunun adına Gaziantep'te uzun yıllar 'ORTAK AKIL' desek de, uygulamada sanki rafa kaldırıldı son yıllarda.
Diğer yandan, Büyükşehir Belediyesi'nde başkan yardımcıları Latif Karadağ ve Osman Toprak’ın hakkını teslim etmek gerekir. Ulaşılır olmaları ve krizlerde rol üstlenmeleri Başkan Fatma Şahin’e önemli katkı sağlıyor. Ama başkanı, bilgi ve öngörüyle beslemesi gereken belediyenin mevcut süreçleri, kapasitesi, riskleri, sorunları, fırsat alanları, güçlü ve zayıf yanları ve memnuniyetsizlikler gibi konularda çalışma yapması ve rapor hazırlaması gereken danışman kadrosu ne yapıyor? Bilen varsa anlatsın.
***
DEMEM O Kİ;
Gaziantep’in böyle kısır çekişmelerle gündem olması hiç kimseyi mutlu etmez. Kent marka değerinden ve imajında çok şey kaybediyor.
Fatma Şahin’in özellikle algı yönetimini masaya yatırması gerek. Ulaşılabilir olmayı öncelik haline getirmesi gerek. Bilgiyle beslenip konuşması gerek. Kentte yaşayanların mutlu olmadığı en büyük projelerin dahi eksi hanesine yazılacağını unutmaması gerek. Empati kurması gerek. Ve en önemlisi, yarın başkanlığı bıraktığında arkada hoş bir sada bırakabilmenin hesaplarını yapması gerek.
***
Zaman çok çabuk geçiyor. Dün iki telefon taşıyan başkanlar, o koltukları bıraktılar ve bugün bir telefon taşıyorlar. O da akşamdan akşama çalıyor. Makamda iken çaldırmayı seviyoruz maalesef…
SON SÖZ
İnsanları yönetmezsiniz, işleri yönetirsiniz. İnsanlara liderlik edersiniz. (Grace Hopper)
Bir Yorum Bırakın