Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, yeni oluşturduğu “Esnafa Destek Halka Şifa Paketi”ni açıkladı. Bu kapsamda Oğuzeli Büyükşehir Serası’nda kadın kooperatifleriyle üretilen ve bağışıklık sistemini güçlendirici yerel ürünleri esnafla iş birliğinde öncelikle yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) hastası olan evlere ve dükkânı kapanan iş yeri sahipleri ile çalışanlarına ücretsiz dağıtılacak.
Proje, düşünce, uygulama ve paylaşıma diyecek bir şey yok. Fatma Şahin’in böyle kritik bir süreçte en azından bir çözüm üretmesi ve şuan şifa bekleyen insanlara dokunacak olmasını desteklemek insani olduğu kadar vicdani bir görevdir.
Ancak;
Gaziantep’te bir zamanlar üzerine konutlar, fabrikalar kurulan tarım arazilerinin ölüme çare diğer tabirle önlem olarak karşımıza çıkması ilah-i adaletin tecellisi olsa gerek.
O yıllarda yaptığımız haberler ve yorumlarla, ‘’geleceğimiz yok ediyoruz’’ haykırmalarımıza kulak vermeyenlerin, korona vesilesiyle toprağın şifasına muhtaç olması elbette ders alınması gereken bir durumdur.
Atalarımız ne güzel ifade etmiş; Bir nasihat bin musibetten iyidir. Ancak üzerimdeki gaflet ve dalalet etkisiyle, musibetle tanışmadan nasihatı değerli kılmıyoruz veya kılamıyoruz.
Bakın bir COVİD 19 belası sardı etrafımızı, şimdi kurtuluş için milyonlarca metrekaresi amacı dışında çıkartılan tarım arazilerinden yetişen bitkilere sarılıyoruz. Aslında dinimizde de topraktan yaratılan ademoğlu’nun şifayı da toprakta bulacağı birçok ayet ve hadiste belirtilmiştir.
Buna rağmen;
TÜİK’in verilerine göre, Türkiye'nin, son 10 yılda ekilen ve dikilen tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 8,2'sini, toplam tarım alanlarının da yüzde 5,22'sini kaybedildi. Yüzölçümü, söz konusu alandan daha küçük 87 ülke bulunuyor.
Peki!
Gaziantep’te son 10 yılda ne kadar tarım arazisi amacı dışına çıkartıldı? Şuan üretimde kullanılan tarım alanı ne kadar?
Son çıkarılan Büyükşehir Yasası ile Gaziantep’te de binlerce köyün tüzel kişiliği kaldırdı. Dolayısıyla bu köylerin kullanım alanları içinde bulunan tarım toprakları, kıyı alanları, meralar Büyük kent belediyelerinin hazırladığı plan ve yatırımlar uyarınca ya ilgili prosedür izlenerek, yeniden şekilleniyor. İşte bu noktada geçmişte yapılan hatalar göz önüne alınarak, tarımsal alanı amacı dışına dönüştürmeyelim.
Sonuç olarak;
Dünya Doğayı Koruma Vakfının (WWF) raporuna göre ; bugüne kadar görülen, insanlara bulaşan salgınların çoğunun ana noktası Ekolojik Dengenin altüst edilmesi ve küreselleşmeyle doğrudan ilişkili. İnsan kaynaklı faaliyetler olan, maden rezervleri ve palmiye yağı üretimi gibi ticari faaliyetler için tahrip edilen ormanlar, tarım için yeni arazi arayışları ve artan nüfusla birlikte ormanların kentleşmeye açılması salgın hastalıklara davetiye çıkarıyor.
İnsan türünü pandemilerin zararlı etkilerinden ancak sağlık ve refahın doğa ve içinde barındırdıklarıyla bağlantılı olduğunu kabul ettiğimiz zaman koruyabileceğimizi söyleyen raporda sağlık yaklaşımın etkili olabilmesi için herkesin ortak çalışması gerektiğine vurgu yapılıyor.Bunun için de Koronavirüs krizinin endişe verici etkileriyle mücadele ederken, hâlâ devam eden ve dünyayı tehdit eden doğa ve iklim krizlerini unutmamak gerektiği belirtiliyor. Rapor, hükümetlerin uluslararası bir sözleşme olan “Doğa ve İnsan için Yeni bir Anlaşma” imzalamalarının bu süreçte her zamankinden daha zorunlu hale geldiğini vurguluyor.
Demem o ki;
Doğa insan bir şey yapmıyor. İnsanlar doğal yaşamı bozarak hızla kendi sonunu hazırlıyor.
Bir Yorum Bırakın