Kriz çözmek bir sanattır. Bu süreçlerde iki seçenek vardır; ya güçlenerek çıkarsınız ya da bütün stratejileriniz iflas eder, çölde su arayan bedeviye dönersiniz. Ağzınızdan çıkan her cümle, atacağınız her adım ve tüm algı çalışmalarınızı sıfır hatayla yönetebilmek için sadece akıllı olmak yetmez, üstün bir zeka ve güçlü öngörü gerekir.
Bu şiar ile Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz’ın içerisinde bulunduğu durumu kronolojik olarak ele aldığımızda karşımıza ne çıkıyor?
Hemen kronolojik olarak anlatayım.
Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, şayet gelinen noktada ciddi bir kriz ve kaos yaşanıyorsa geçmişte yaptıklarınızı azat edip, yapamadıklarınızı devreye koymalısınız?
Umut Yılmaz’ın 20 yıl sonra belediye kazanan CHP teşkilatı tarafından talep yağmuruna tutulacağı aşikardı. Zira, yaşanan kriz ve kaosun temelinde de bu taleplerin adil bir şekilde yönetilememesi yatıyor.
Başkan Yılmaz’ın son açıklamasına baktığımızda bu anlamda ciddi bir özeleştiri yaptığını düşünüyorum. Bu nedenle geçmişte yaşananlara değinmeyeceğim. Yaşandı ve bitti. Asıl önemeli olan bundan sonra ne olacağıdır.
Umut Başkan, yeni bir hikaye yazacağını söyledi. Ama bu hikayenin yayın evi AK Parti mi yoksa CHP’ mi olacağını söylemedi.
Ama daha önemlisi Umut Yılmaz’ın önündeki seçenekler. Sırtlan, şizofren ve çakal içerikli bir açıklama sonrası CHP’de kalması mümkün görünmüyor. Yargıya intikal eden dosyalar nedeniyle Ak Parti’ye geçmesi de düşünülemez. Geriye tek bir seçenek kalıyor. Ya bağımsız olarak devam edecek ya da Yeniden Refah veya MHP’nin kapısını çalacak.
Bana göre Yılmaz hikayeye çok amatör ve hiçbir stratejik zemini olmayan bir açıklama ile başladı. AK Parti ile tam anlaşma sağlamadan kendi teşkilatına isim vermeden hakaret etmek, tüm teşkilatı ve meclis üyelerini töhmet altında bırakır.
Şizofren kim?
Çakal kim?
Sırtlan Kim?
Yeni hikayeye isimsiz mektuplarla başlamak krizleri çözmez, bilakis yeni krizleri aralar. Madem gemileri yakacaksın. İsimleri açıklayıp bütün bir teşkilatı ve meclis üyelerini karşına almayacaktın.
Şimdi Sayın Başkana sormak istiyorum; sizin belediyenizde bir memur, işçi veya bir başkan yardımcısı 5 gün ortadan kaybolsa mesaiye gelmese nasıl bir yaptırım uygulardınız?
Bir belediye başkanı işine gelmediğinde belediyeye gitmemezlik yapamaz.
Haa…
İyi niyetli olabilirsiniz. Taleplerden bunalmış olabilirsiniz. Yanlış kararlar vermiş olabilirsiniz anlarım. Ama en azından yeni bir başlangıçta daha akılcı cümlelerle adımlar atmalıydınız.
Bundan sonra bu hikaye nasıl sonuçlanır tahmin etmek zor değil. Hangi seçenek gerçekleşirse gerçekleşsin Şehitkamil Belediyesi’nde kaos ve krizler devam edecek. Belediye meclisi kısır çekişmelerle meşgul olurken, verilen sözler havada kalacak faturayı halk ödeyecek.
Bilmem anlatabildim mi?
Şimdi, yeni hikayenin önce yayın evi belli olsun, sonra senaryo yazılsın. Ondan sonra değerlendirme yaparız. Zira senaryoya müdahil olan isimlerin UĞUR getirmesini canı CİHAN’dan dilerim.
Hürmetlerimle.
SON SÖZ
En kötü karar dahi, kararsızlıktan iyidir. Mühim olan verdiğiniz kararın altını doldurabilmektir.
Bir Yorum Bırakın