Gelişen teknoloji çağında, dünya şehirleri ve özellikle bu şehirlerdeki yerel yönetimler, ‘YENİ YAŞAMSAL MODELLER’ ve ‘YENİ HİZMET ANLAYIŞI MODELİ’ alanında yarışıyor. Kısacası, kurulmaya çalışılan ‘Yeni Dünya’da artık şehirler yarışıyor. Dünya şehirleri, bilim ışığında gelecekteki su ve gıdaya ulaşım tehlikesini göz önüne alarak yeni su kaynakları, susuz tarım gibi projeler ve akademik araştırmalarla gündeme geliyor, birbiriyle rekabet ediyor.

PEKİ, YA GAZİANTEP?

Söze başlayınca Gaziantep’i dünya şehri yapıyoruz. Tarihi, kültürü, sanayisi, gastronomisi ve daha neler neler! Söylemler eylemlerden farklı olunca, Gaziantep hava kirliliği, bebek ölüm hızı, mülteciler, cinayetler, intiharlar, hayat pahalılığı, madde bağımlılık hızı ve sosyal yaşamda çözüm bekleyen kangren olmuş sorunlarla gündeme geliyor.  Arada sırada da, kısır döngü içeren çağ dışı krizlerle gündeme geliyor.  Son olarak, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Meclis toplantısında yaşananları, Philosophia kısaca “Bilgeliğe duyulan aşk” anlamına gelen felsefe ile dahi açıklamak ne mümkün!

NE OLMUŞTU?

CHP adayı olarak Şehitkamil Belediye Başkanı seçilen Umut Yılmaz, seçimden önce AK Parti yöneticilerin referansı ile işe alındığını ileri sürdüğü 60’a yakın işçiyi işten çıkarttı. Toplum olarak hep mağdurun yanında olan bir fıtratımız vardır. Konu kamuoyunda tepki aldı. Elbette işçilerin, sendikanın hak arayışı ve hukuki mücadelesi olacaktır. Ancak, olay öyle bir hal aldı ki; Gaziantep Büyükşehir Meclisi yerel yönetimler tarihine geçti. Tabii, bu arada büyük bir faciadan dönüldü. Çünkü, ekmeğini kaybetmiş ve öfkesi tavan yapmış bir grup var karşınızda. İçeri giren işçiler, Başkan Umut Yılmaz’a veya meclis üyelerine saldırsaydı ve istenmeyen olaylar meydana gelseydi, hesabını kim verecekti yaşananların?

ŞÖYLE Kİ;

Öncelikle şunun altını çizmeliyiz; Sosyal yaşamda, karşımıza çıkan sorunların temelinde strateji ve iletişim kavramının içinin boş olduğunu görürüz. Yaşanan sorunları sebepler üzerinden değil, neticeleri itibariyle ele aldığımızda çözüme ilk adımı atmış oluruz. Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yaşanan skandal olayın sebebini bir kenara bırakarak, neticeden başlayarak değerlendirdiğimiz takdirde objektif bir anlatım ortaya çıkar.

Konu ne olursa olsun. Mağduriyetin ağırlığı ne kadar olursa olsun. Belediye meclisine elinde pankartlarla öfkeli onlarca kişinin alınması tam bir akıl tutulmasıdır.  Hak arayışında olan öfkeli bir grubu, meclisi izlemeye gelen halk ile aynı statüte değerlendirmek ise, insanların aklı ile dalga geçmektir.  30 yılı aşkın meslek hayatımda, hiçbir belediye meclisinde benzer bir olay ne gördüm ne duydum. 5 yıl TBMM’de parlamento muhabirliği yaptım. Orada hak arayışları meclis dışında olur, milletvekilleri söz konusu mağduriyeti basın toplantısı ile topluma duyurur veya mecliste söz alıp dile getirir.  Belediye meclisleri ile TBMM’nin işleyişi aynıdır. Skandala neden olan bu olayda da bir meclis üyesi söz alıp, işçilerin mağduriyetini dile getirse kimse buna bir şey demezdi. Lakin, siz öfkeli bir grubu meclisin içerisine alıp muhtapları olan belediye başkanı ile yüzleştiriseniz, bunun izahını yapamazsınız. Bu tarihi bir gaftır ve uzun yıllar konuşulacaktır. Soru şu; Şayet, Şehtkamil Belediyesi'nde AK Partili bir başkan olsaydı o işçiler içeri alınır mıydı? 

NOTER’İN GİREMEDİĞİ MECLİSE, PANKARTLI İŞÇİLER NASIL GİRİYOR?

Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yaşanan ve kentin imajını ciddi anlamda zedeleyen bu olay, vahim bir ayrıntı içeriyor.  Mecliste yoklama yapılıyor. CHP’li meclis üyeleri çoğunluk olmadığını iddia ederek noter çağırıyor. Noter kapıdaki görevliler tarafından içeri alınmıyor. Ancak, bir süre sonra ellerinde sopalara asılmış pankartlarla Şehitkamil Belediyesi’nde işten çıkartılmış onlarca işçi ve sendika temsilcisi elini kolunu sallayarak içeri giriyor. Bir gazeteci olarak, biz dahi meclisi izlemeye gittiğimizde, kapıdaki görevliler ahiret soruları soruyor, çantamızı kontrol ediyor, basın kartımıza bakmak istiyor ve X-Ray cihazından kontrolle içeri alıyor. Aslında, neticeleri öngörülen veya tahmin edilen olaylar karşısında şaşırmamak gerekir. Büyükşehir Belediye meslisinin yeni dönemde gergin geçeceği belliydi. Ama bu olay bir gerginlik değil, tam bir rezalettir.

HALİL UĞUR SÜRECİ YÖNETEMEMİŞTİR

Bu skandal olay yaşanırken Başkan Fatma Şahin belediyede yoktu. Meclisi başkanvekili Halil Uğur yönetti. Tabii, o gün belediyedeki en üst düzey yetkili idi. İşçilerin içeri nasıl girdiğine ilişkin soruları da cevaplaması gereken isim Halil Uğur’dur. İşçiler içeriye alınırken kendisine bilgi verilmedi mi?  Onlarca öfkeli insanı üstlerine sormadan kim içeri almaya cesaret edebilir? Şehitkamil Belediyesi’nde işten çıkartılan işçilerin, Şehitkamil meclisine değil de, büyükşehir meclisine girme teşebbüsü sizce de manidar değil mi? İstanbul ve Ankara’da da ilçelerde AK Parti’li ve CHP’li belediye başkanları işçi çıkarttılar. Büyükşehir meclislerinde böyle bir rezalet gördünüz mü?  Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Halil Uğur bu olayı nasıl izah eder bilmiyorum, ancak bu skandal öyle bir özür, yazılı açıklama ile geçiştirilmeyecek kadar vahimdir.  AK Parti ve CHP’li meclis üyeleri arasında gerginlik artarak devam edecektir. Zira, Umut Yılmaz’ın, ‘’En kısa sürede bu yaptığınıza cevap vereceğiz’’ cümlesini iyi okumak gerekir.

FATMA ŞAHİN GEREĞİNİ YAPACAK MI?

Milletvekilliği, bakanlık tecrübesi olan Fatma Şahin olsaydı, elbette böyle bir skandal yaşanmazdı. Liderler, büyük krizlerde büyük kararlar alırlar. Gaziantep’te ortak akıl ve Gaziantep modeli ile tüm siyasi fikirlerle müşterek akıl oluşturma konusunda büyük gayret içerisinde olduğunu bildiğimiz Başkan Fatma Şahin, bana göre bu olayın sorumluları hakkında gerekeni yapacaktır. Başta başkanvekilliği performansı beklenenin altına kalan Halil Uğur olmak üzere, işçilerin içeri alımasın da sorumlu olanların istifasını isteyerek, CHP ve AK Parti arasında başlayan bu gerginliği uzatmadan bitirecektir. Benim öngörüm bu. Görev süresi boyunca yenilenebilir enerji, yeşil kentler, su, tarım ve birçok alanda gelecek adına önemli adımlar atan Fatma Şahin,’in sürekli ekibinin oluşturduğu krizlerle yüzleşmesi de kendisi açısından üzücü ve düşündürücüdür.

BU OLAYA SEBEBİ AÇISINDAN BAKMAK GEREKİRSE;

Neticeyi anlattık. Ancak bu olayın sebebi, Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz’ın önceki dönemde AK Parti yöneticilerinin referansı ile işe alındığını ileri sürdüğü 60’a yakın işçiyi çıkartmasıydı. Kamuoyu, Umut Yılmaz’ın başta emekliler olmak üzere, çeşitli kesimlere verdiği sözleri konuşurken, işten çıkartmalarla ateşe adeta benzin döküldü. Elbette birçok belediyede  işçi çıkartıldı. Ama bu adaletli olmalı ve kamuoyu vicdanını yaralamamalı. Kuruluşundan bu yana işçi ve emekçinin haklarını savunan bir partinin belediye başkanının, işçi çıkartmasının tepki alması doğal karşılanmalıdır. Şahsım, Şehitkamil Belediyesi’nde yedi yıl basın müdürlüğü yaptım. Personel durumunu ve işe alım süreçlerini bilirim. Şehitkmail’de Refah Partisi, CHP ve AK Parti döneminde işe girmiş onlarca isim var.  Son olarak altı aylık alındığı ifade edilen işçilerinin çıkartılması bana göre stratejik olarak yanlış.  Umut Başkan bu işçilerin sözleşmesinin bitmesini bekleyip, performansa dayalı bir tasarruf kullansa idi kimse bir şey diyemezdi.  Gerekçesi ne kadar güçlü olursa olsun, üzerinde vaatlerine ilişkin bir baskı varken, karşısına yeni bir mağdur ordusu alması bana akılcı gelmedi.

UMUT YILMAZ DAHA AKILCI DAVRANMALI

Umut Yılmaz, yaşadığı bu olay sonrası, ‘’her şer de vardır bir hayır’’ diyerek, tüm stratejisini yeniden yazmalıdır. Geride kalan üç aylık performansı beklentilerin altında kaldı. Evet… Samimi, halkla iç içe, hizmet etmek, insanlara dokumak istiyor ama bu rutinden çıkarak, söylenmemiş şeyler söylemeli ve yapılmamışları yapmalıdır.

Umut Yılmaz, partisi adına Gaziantep’te yerel yönetimlerde çok ağır bir sorumluluk taşıdığını ve yapacağı yeniliklerin kendisi kadar CHP’nin de sonraki seçimde referansı olacağını unutmamalıdır. Taklit aslını yaşatır. Bisiklet dağıtımı, sosyal yardımlar ve rutin işleri çok iyi yapan Şahinbey gibi bir merkez ilçe belediyesi var. Umut başkanın bunların dışında denenmemiş modern projeler oluşturması gerekiyor. İlimizdeki bilim insanları, üniversiteler, meslek örgütleri ile diyalogunu arttırmalı ve gerçek bir ortak akıl oluşturmalıdır. Diğer yandan, sekizde sekiz haklı olsa da Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan skandalı uzatmamalıdır. Çünkü zaman çabuk geçiyor ve dönem sonunda karnenize haklılığınız değil, neler yaptığınız not edilir. Böyle kısır döngüler ile zamanı harcarsanız, hizmet yapmaya mecaliniz kalmaz. 

SONUÇ OLARAK;

Nobel ödüllü Amerikalı matematikçi John Nash'in hayat hikayesini anlatan, Akıl Oyunları filmini çoğunuz hatırlarsınız. Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yaşanan son olay, bir akıl oyunu mudur? Bilemem. Ancak öncesi ve sonrası ile tam bir akıl tutulması olduğuna kimse itiraz etmez sanırım.  

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde, onlarca işçinin ellerinde pankartla meclise alınmasının bir skandal oluşturacağını öngörecek bir aklıselim yönetici yoksa, o zaman yapay zekâdan destek alacaksınız. Yapay Zeka, ‘’Yönetmeliğe aykırı kesinlikle almayın, facia yaşanır’’ derdi. Yapay Zeka, bu olayda neredeyse Umut Yılmaz ve CHP’li meclis üyelerini suçlu ilan edip, Büyükşehir Belediyesi yetkililerini mağdur gösterenlere de iki çift laf söylerdi; ‘’Gördüklerinizi anlatamıyorsanız, anlattıklarınızı görmeye başlarsınız.’’

Yapay zeka ile yapay olmayan zeka arasındaki 7 farkı bulmak, bu krizin içinden çıkmaktan daha kolay. Zor olan ise,  bu krizi çözecek adımlar atabilmektir. Aksi takdirde bu gerginlik, kente zarar verir ve bu kentte yaşayan insanların sosyal yaşamındaki sorunlarının çözmünün ertelenmesine neden olur. Bu olay, meclisin kurumsal yapısını, çalışma performansını ve meclis üyeleri arasındaki birlik ve beraberliği derinden yaralamıştır.

Nasıl tedavi edilecek? Bekleyip göreceğiz.

Hayırlı haftalar.

SON SÖZ;

 ‘’Gerçek esrarengizdir, kaypaktır ve her zaman yeniden kuşatılmak ister. Özgürlük tehlikelidir; ne kadar heyecan verici ise, birlikte yaşamak o kadar güçtür.’’ (Albert Camus)